Irak Kürdistan yerel
yönetim başkanı Mesut Barzani, Salı akşamı yaptığı yazılı açıklamada, her
milletin kendi kaderini tayin etme hakkı olduğunu, Kürtlerin kendilerinin bu
işe kalkışmazlarsa başkalarının hiçbir zaman bu hakkı onlara tanımayacağını,
Kürt milletinin kaderini tayin etmesi için en doğru zamanın bu zaman olduğunu,
Kürtler için bağımsızlık referandumu yapma zamanının gelip geçtiğini belirtti.
Barzani referandum için
en uygun zamanı belirlemek ve bunu yapmak için kimseden izin isteyecek durumda
olmadıklarını, Kürt milletinin inkar edilmeyeceğini, Bu hakikatin inkar
edildiği sürece bölgede huzurun sağlanamayacağını ileri sürdü. Mesut Barzani
defalarca Kürdistan bağımsızlığından söz etmiş bulunuyor ve artık bu söylem
başta Amerika Birleşik Devletleri ve diğer batılı güçler tarafından sıkça dile
getirilmektedir. Son olarak bağımsızlıktan söz ettiği şartlarda Irak
topraklarının dörtte biri tekfirci( islam dininde bir nevi aforoz anlamına
gelmektedir, dinden çıkma anlamına gelir) selefi ‘’Vahhabi’’ terör örgütünün işgali
altındadır.
DAEŞ terör örgütünün
Neyneva eyaletini işgal sürecinin gizli boyutları vardır. Barzani hanedanı,
Musul merkezli Neyneva eyaletinin DAEŞ tarafınsan işgal edilmesine yeşil ışık
yakmıştı. Yapılan pazarlıklarda Barzaniler de Kerkük’e kadar ilerleyip, bu
şehri tamamen ele geçirecek ve petrol yataklarına hâkim olacaktı. Irak
kürdistan yerel yönetimi başkanı Mesut Barzani’nin Kürdistan bağımsızlığından
söz ettiği şartlarda, DAEŞ terör örgütüne karşı savaşta Irak halkının birlik ve
dayanışma içinde bulunması, Irak topraklarının vahşi terör örgütlerinden
temizlenmesi, Irak milli birliği ve toprak bütünlüğünün korunup takviye
edilmesi hayati önem taşımaktadır. Irak’taki kargaşa ve terör tehditleri devam
ederken, Kürdistan bölgesinin ayrılması ve Irak’ın parçalanması sevdası akılcı
bir yaklaşım değildir. Iraklı kürt halkının da belirttikleri gibi, Irak Kürt
yerel yönetimi, kamu çalışanlarının aylık maaşını ödemekten bile acizken, nasıl
bağımsız kürdistan devletini kurdurup yönetebilecek sorusu kafaları
karıştırmaktadır. İşin diğer
tarafında ise bölgesel güç olma sevdası peşinde olan İran ve Türkiye’nin de bu
konudaki yaklaşımları oldukça manidardır. 2000li yılların başından beri Türkiye’
de hegamon güç olan AKP hükümeti ilk zamanlar bir kürdistan devletinin
kurulmasına şiddetle karşı çıkıp buna izin vermeyeceklerini söylerken, sözde
çözüm süreci süresince bu söylemlerinden vazgeçmişlerdir.
Tabi bu konuda bir
de Amerika ve koalisyon güçlerinin de kolay kontrol edilebilir bir kürt
devletini kurmak isteyecekleri aşikardır. DAEŞ yada IŞİD ‘le mücadele
çerçevesinde Suriye ve Irak topraklarını legal yollardan ( tabi bu
müdahalelerin legalliği ve meşruiyeti oldukça karmaşık ve tartışılan bir konudur)
müdahalesi ve ortadoğuda sınırların yeniden belirlenmesi konusundaki çabaları
da açıkça karşımızda durmaktadır. Bana kalırsa Skyes-Picot ‘ un 100.yılında
2.bir Skyes-Picot uygulanmaya koyulmaya çalışılmaktadır.
S.Özgür
6.02.2016
0 yorum:
Yorum Gönder