Platon, koruyucular sınıfının kız çocuklarının da oğlan çocuklarıyla birlikte ve aynı beden ve aynı kafa eğitimlerinden geçeceklerini söyler. Filozof-Yöneticiler Kadrosu: Koruyucular sınıfı içinde felsefeye eğilimli olan gençler seçilerek, filozof –yöneticiler kadrosunu oluşturmak üzere, sıkı bir eğitimle yetiştirilmeye başlanacaktır.
Platon’un Adalet ve Eşitlik Anlayışı
İdeal devlette dört erdem vardır:
1. Bilgelik 3. Ölçülülük
2. Yiğitlik 4. Adalet
Bilgelilik yöneticilerin erdemidir. Yiğitlik, koruyucuların erdemidir. Ölçülülük hem koruyucuların hem de yöneticilerin erdemidir. Besleyiciler sınıfın kendine özgü bir erdemi yoktur. Dördüncü erdem olan adalet ise tüm sınıfların ortak erdemidir. Bu erdem, yani adalet, toplumda her sınıfın kendi işleriyle uğraşıp, kendi görevini yapıp, öteki sınıfların işine karışmamasıdır. Adalet herkese aynı hakları vermek değildir.
Yönetimlerin Dolaşımı Kuramı
Platon, Devlet Adamı’nda tanrının evrenin yönetimini bıraktıktan sonra yönetimlerin monarşiden demokrasiye kadar nasıl birbirini izlediklerini anlatır. Platon’a göre ilkin bir “devlet ideası” vardır. İdealar evrenindeki devlet, gerçek, yetkin, değişmeyen devlettir. Nesneler evreninin devletleri, yeryüzü devletleri devlet ideasının kopyalarıdır. Şimdi insan toplumlarının tarihinde kurulmuş olan devletlere bakalım. Tarihte kabileler döneminde ideal devlete benzer bir yönetim görülmüştür ki, o, “patriarşidir”(patriarchy). Kabilelerin birleşmesiyle oluşan toplumda yönetim tek bir kabile şefinin eline geçmişse, tekin yönetimi “monarşi” kurulur. Birkaç kabile toplumu birlikte yönetmeye başlamışlarsa, en iyilerin yönetimi “aristokrasi” görülür. İdeal devlette bozulmanın başlangıç noktası ve bir nedeni, yöneticilerin “zifaf sayısı”nı bilmedikleri için, uygunsuz zamanda çocuk edinmeleridir. Zifaf sayısı bilinmediği için uygun olmayan zamanlarda edinilen çocuklar, büyüyüp başa geçtiklerinde babalarının ruha, akla önem vermiş olmalarına karşılık, ruhtan çok bedene, akıldan çok duygulara zevklere önem vermeye başlarlar. Böylece şerefe önem verenlerin yönetimine timokrasiye geçilir. Bilgelikten çok şana, şerefe, şatafata düşkünlük gösteren bir sınıf, ortak mülkiyet düzenini kaldırır, topraklar, evler, zenginlikler, kapışılır, paylaşılır. Timokrasi’den “oligarşi”ye geçişi, timokraside şeref düşkünlüğünün ürünü olan altın kesesi sağlar. Zenginlik, yeni malların satın alınmasına, yeni yeni ve lüks malların yapılmasına, yeni mesleklerin ortaya çıkmasına yol açar.
Yoksulla zengin arasındaki bu uçurum polis içinde iç savaş çıkmasına neden olur, bu savaştan yoksullar galip çıkınca demokrasi kurulur. Bu yönetim, herkese eşit haklar sağlar. Baba oğla, sığıntı, yabancı, vatandaşlara eşit olur. Oysa eşit olmayanlara eşit haklar vermek, Platon’a göre, adaletsizliğin ta kendisidir. Demokrasinin bu ilk döneminde, yasalı demokrasi döneminde, baştakiler herkese bol bol özgürlük dağıtırlar. Yasalı demokrasiyi “yasasız demokrasi”ye dönüştüren de işte bu aşırı özgürlüktür. Yasasız demokrasi karşısında kendisini güvende hissetmeyen zenginler, demokrasiyi yıkıp oligarşiyi kurmak için hazırlanmaya başlarlar. Silahlı taraftarlara sahip olan halk önderi, onlara dayanarak yönetimi ele geçirip tiran olur. Böylece “tiranlık” yönetimi kurulur. Her aşırılığın ardından sert bir tepki gelir. Demokrasinin özgürlükte aşırıya gitmesi, özgürlüğün zıttı olan köleliği ortaya çıkarmıştır. Bu özgür vatandaşların zorba tek bir yöneticin buruğu altına girmeleri anlamında köleliktir. Tiran toplumu hiçbir yasayla bağlı olmaksızın ve zorbalıkla yönetir. Zaten tiran sözcüğü de zorba anlamına gelmektedir.
Böylece yönetim biçimlerini en iyisinde en kötüsüne doğru şöyle sıralarız;
1. Monarşi
2. Aristokrasi ( ki Platto devletin esas olarak bu aristokratlar tarafından yönetilmesini savunmuştur fakat unutmayalım ki ona göre bu aristokratlar erdemli, bilge ve filozof kişilerden oluşur)
3. Yasalı Demokrasi
4. Yasasız Demokrasi
5. Oligarşi
6. Tiranlık
0 yorum:
Yorum Gönder